Yunanlıların Megala İdea’sı, Almanların Reich’i ve diğer ülkelerin kendi ülküleri varsa bizim de “Kızılelmamız” var. Adı bile dışarıdaki düşmanlarımızı ve içerideki gizli hainleri korkutmaya yetiyor.
Kızılelma ülkümüz var dedik demesine de bu ülküye ulaşmak öyle lafla olmuyor. Bu ülkü için çok çalışmak gerekiyor. Bilinç altımıza yerleşmiş “Bizden bir şey olmaz” anlayışını terkederek kendi insanımıza ve kendi kaynaklarımıza güvenmemiz gerekiyor. Çünkü tarih bize gösterdi ki millet olarak biz en zor zamanlarımızda umudu kendi kendimizde yakaladık ve kendi azmimiz ve kendi kararlarımızla felaketlerden kurtulduk.
Kurtuluş Savaşı’nda verilen mücadele ve Tekalif-i Milliye neredeyse son kaynaklarımızı orduya vermemiz bu azim ve kararlılığın örneğidir. Yine Kıbrıs Barış Harekatı’nda Dünya’nın karşı çıkmasına ve ambargolara karşı askeri güç kullanmamız, 15 Temmuz’da hainlere karşı şanlı direniş ne varsa kendimizde var dedirtmektedir.
Ne varsa kendimizde var sözünü en son Türk semalarında uçurduğumuz, İHA, SİHA, TİHA ve KIZILELMA ile, Mavi Vatan’da yüzdürdüğümüz TCG Anadolu ile doğrulamış olduk. Bunlardan en korkulanı Kızılelma oldu. Kızılelma ülküsüyle dünyayı korkuttuğu gibi insansız uçağı ile de korkutmayı başardı.
Türkiye düşmanı Michail Rubin, Kızıl Elma’nın kahramanı Bayraktar Firması’na yaptırım çağrısı yaparken, meğer FETÖ’cü hainlerle birlikte, DEVA Partisi lideri Ali Babacan da rahatsız oluyormuş. Devletin bütün kaynakları Bayraktar’a aktarılıyor derken, Altılı Masa’nın altından sufle yaparak masaya ayar veren gizli ortakları HDP’nin adeta sözcülüğünü yapıyor.
Bu sözler, sözde ülke yönetimine talip olan muhalefet liderlerinden birinin hastalıklı ruh halini yansıtıyor. Türk seçmeni için en bedbaht durum, yirmi yıldan beri ülkeyi yöneten bir iktidara karşı alternatif bulamamasıdır. İktidarı ele geçirmek isteyen sözde alternatiflerin, kazanımları yıkmak, yakmak ve yok etmek amacına yönelik projelere kafa yormaları seçmeni alternatifsiz bırakıyor.
Mutlu Bilge
16.01.2023 / İSTANBUL