Toplandılar, anlaştılar, ortak aday çıkaracaklar derken bir bakmışsın meşhur Altılı Masa dağılıvermiş. Bir yıl boyunca gündemi meşgul eden, iktidarın karşısında umut olarak gösterilen Altılı Masa’nın dağılması sürpriz olmadı.
Her toplantılarında aday meselesi kolay ilkeleri konuşuyoruz diyen Altılı Masa’nın aslında ilkeleri konuşmadığı, ilk andan itibaren aday konusunu konuştuğu ama bir türlü anlaşamadıkları, Meral Akşener’in masayı devirmesiyle açığa çıkmış oldu. İlkeleri belirleyebilen bir koalisyonun aday belirlemesi kolay olur. İlkeler belirlenebilmiş olsaydı masa dağılmazdı.
Altılı Masa’nın ilkelerde bile anlaşması zordu. CHP ve İYİ Parti’nin dışındaki küçük ortakların tek ilkeleri kapağı milletvekili olarak parlamentoya atabilmekti. CHP ve İYİ Parti arasında ise bir liderlik yarışı vardı. Yani bu Masa’nın dağılacağı kurulurken belliydi. Milletin bir yıl boyunca tiyatro izlediği kaldı.
Gelelim asıl meseleye. CHP ve İYİ Parti arasındaki gerilimde kim haklı? Önce şu hususu belirtmekte fayda var; CHP Türkiye’nin en eski ve kurumsallaşmış partisi. Günümüzde Ana Muhalefet Partisi olarak Türkiye’nin ikinci büyük partisi. Beğenelim ya da beğenmeyelim kendisine özgü gelenekleri zaman zaman dışına çıksalar da ilkeleri var.
İYİ Parti öyle mi? MHP’den paldır küldür kopmuş. kendilerinin hala milliyetçi olduklarını ispatlama çabasıyla ezilen, kurumsallaşamamış, iki yıl sonrasında akibeti hakkında net bir şey söylenemeyen bir siyasi parti. Eğer CHP kendisine ödünç milletvekili vermeseydi seçimlere bile katılamayacak, grup kuramayacaktı ve belki de bugün var olamayacaktı. Bu durum göz önüne alınırsa İYİ Parti’nin CHP’ye minnet borcu var.
Böyle bir ilişki de oluşturulan bir koalisyonda CHP’nin aday belirlemede inisiyatifi İYİ Parti’ye kaptırması, CHP’nin saygınlığına ağır bir darbe olurdu. Kaldı ki Ana Muhalefet Partisi iktidar alternatifidir. Kendi Genel Başkanını aday göstermek istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu aday olmazsa Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ister kazansın isterse kaybetsin, parti içerisindeki saygınlığı ve ağırlığı darbe alacaktır. Özellikle İYİ Parti’nin dayatmasıyla belirlenen bir aday olması halinde Kılıçdaroğlu’nun siyasi yaşamı bile tehlikeye girebilirdi. Kendisine ödünç vekil vererek ayakta tuttuğu bir partinin Cumhurbaşkanı aday dayatmasına gözyummaması CHP açısından makul ve haklı bir davranıştır.
İYİ Parti açısından meseleyi ele alacak olursak, İYİ Parti en başından beri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıktı. Altılı Masa’nın kurulduğu günden dağıldığı güne kadar tutarlı davrandı. Aslında normal koşullarda İYİ Parti’nin konumundaki bir partinin aday konusunda dayatmacı olmaması kendi lehinedir. Ancak başta da ifade ettiğim gibi MHP’den ayrılıp varlık göstermek isteyen İYİ Parti milliyetçilik imtihanı ile karşı karşıyaydı. Altılı Masa’da bulunması sağ ve millietçi seçmen tarafından eleştiriliyordu. Eğer Altılı Masa ile seçime girecek olursa İYİ Parti’nin beklenenin aksine taban kaybetme riski sözkonusuydu. Masanın dağılması bu kesimlerde bir rahatlama hissi oluşturdu.
Meral Akşener’in sürekli bir üst tondan ve sert sözleri de bunun bilincinde olmanın verdiği tedirginlikle ya dediğini yaptırıp güç kazanmaya ya da taviz vermeden masanın dağılmasını sağlayarak hem itibarlı bir ger adım atmaya ve tabanını bir arada tutmaya yönelikti. Nitekim Akşener masayı devirmeyi tercih etti.
Ancak izzet-i ikbal ile masadan çekilmek isterken çok büyük bir siyasi ayıbın altına imza attı. CHP’li belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a çağrıda bulunmasının siyasi ahlak ve nezaketle bağdaşır bir yönü olamaz. Kendisine vekil vererek ayakta tutan bir partiden adam kandırarak bölmeye çabalaması izah edilemez. İki belediye başkanına da çağrı yapması akıl tutulmasından başka bir şey değidir. Hadi birini anladık, çık Cumhurbaşkanı adayı ol diyorsun, diğerine yapılan çağrı ne anlama geliyor? İkisini birden mi aday göstereceksin?
Meral Akşener’in masayı dağıtması değil en çok CHP’li başkanlara yaptığı nezaketsiz çağrı tepki konusu oldu. Böyle bir durum ister sağcı ister solcu, kim olursa olsun, aklı başında hiçkimse tarafından tasvip edilemez. Son olarak Akşener’e şu dizeleri ithaf edelim;
“Giderken yaralı bir gülüş bıraktın Altılı Masaya
Alacasına çarpmış yüzünün nefret kusan gözlerinde..:.”
Mutlu Bilge
04.03.2023 / İSTANBUL