AK Parti Bolu Milletvekilleri Arzu Aydın ve Fehmi Küpçü, milletvekili oldukları halde Bolu’daki yerel siyasete ağırlık vermelerini eleştiriyorsak, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın da Belediye Başkanı olarak ulusal konulara ağırlık vermesini eleştirmemiz hakkaniyet gereğidir.
Önce şu hususu bir kere daha vurgulamakta fayda var; Tanju Özcan, on altı yıllık Alaaddin Yılmaz zulmünün ardından Bolu’da CHP’nin de önüne geçen kendi ismi ile her görüşten seçmenin desteğini alarak seçildi. Dolayısıyla kendisinden beklentiler büyük. Tanju Özcan’ın bu büyük beklentilerin ağırlığı altında sorumlu hareket etmesi gerekiyor.
Tanju Özcan, ilk olarak yabancılarla ilgili yaptığı çıkış Türkiye kamuoyunda yankı yaratıp destek bulunca, medyatik olmanın büyüsüne kapıldı ve hemen ardından bir magazin programında sarf ettiği sözler büyük tepki aldı. Yine devam eden süreçte yabancılar üzerinden izlediği, hem yerel hem de ulusal kamuoyunda gerilime yol açan siyaset tarzı, kendisini Bolu’nun asıl meselelerine odaklanmaktan uzaklaştırıyor gibi. Görünüşe bakılırsa Tanju Özcan blinçli bir gerilim politikası izliyor ve bu politika ile milletvekilliği dönemindeki gibi kendisinin ulusal siyasetin bir aktörü olduğunu hissettirmeye çabalıyor.
Bana göre Başkan Tanju Özcan bu belediye başkanlığı işinden pek zevk almış gibi görünmüyor. Kendisini Bolu gibi nispeten küçük bir ilin sınırlarına hapseden başkanlık işinden sıkılmış olmalı ki sürekli ulusal konularda gündem olarak geniş bir çevrede mücadele etmek istiyor. Fakat gerçek olan şu ki, kendisi hala Bolu Belediye Başkanı ve öncelikle Bolu halkına karşı sorumlu. Bu nedenle önümüzdeki dönemlerde siyasi hedefi her ne olursa olsun, Bolu’daki görevini başarıyla tamamlaması ve halk desteğini kaybetmemesi gerekiyor.
Tanju Özcan bunun için ne yapmalı? Bu konuda kendisine bazı tavsiyelerim olacak. Bu tavsiyeleri dikkate alıp almamak elbette kendi tercihidir. Tanju Özcan’a ilk tavsiyem, sürekli gerilim stratejisi uygulamaktan vazgeçmesidir. Siyasette gerilim iktidarın değil muhalefetin işine yarar. İktidarın rahat çalışabilmesi için huzurlu ve sakin bir ortamın olması gerekir. Bundan dolayı muhalefet her zaman çatışmalı konular üzerinden gerilim üreterek iktidarın huzurunu bozmaya ve çalışmasını engellemeye çalışır. Bolu’da iktidarda Belediye Başkanı olarak kendisi bulunduğuna göre her türlü gerilim şu an muhalefette bulunan siyasi rakiplerinin işine yarar. Geriye dönüp baktığımız zaman Tanju Özcan’ın Bolu’nun meselelerine odaklanıp sakin sakin çalıştığı dönemlerde siyasi rakipleri psikolojik olarak ezik bir konumda ve hamle yapamaz durumdalardı. Ancak Tanju Özcan haklı ya da haksız ne zaman gerilim oluşturmaya başladı, işte o andan itibaren rakipleri siyaset yapabilecekleri elverişli bir zemin bulabildiler.
İkinci tavsiyem, gündem olmak için sürekli bir şeyler söylemeye çabalamamasıdır. Zaten etrafında iletişimini iyi yönlendirecek profesyonel bir ekip yok, bir de yanlış zamanda yanlış medya mesajlarıyla gündem olursa telafisi kendisi açısından mümkün olmayabilir. Medya iyi kullanılması gereken bir silahtır. Acemiler için bu silah kendisine döner.
Üçüncü tavsiyem, artık göze batan, herkes tarafından kolayca anlaşılabilen popülist söylemlerden uzaklaşması gerekir. Kendisine sağcısı da, solcusu da, komünisti de, muhafazakarı da oy verdi. Milliyetçi olduğunu kanıtlamaya çalışırken sol ya da liberal görüşlü birini farkında olmadan üzebilirsin. Senin yapman gereken milliyetçi olduğunu değil, Bolu’ya insana dokunan adaletli ve kaliteli hizmetler yaptığını göstermektir. Bunu başarabilirsen siyasi geleceğin parlak, yolun açık demektir.
Bir başka tavsiyem de özellikle uzmanlık isteyen ulusal konulardan ve bu konulardaki popülist söylemlerden uzak durmandır. Örneğin İsrail Cumhurbaşkanının Türkiye’yi ziyaret edecek olması ya da Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerini eleştirip, asla yapmam, asla görüşmem tarzı söylemler uluslararası ilişkiler açısından son derece yanlış söylemlerdir. Çünkü uluslararası ilişkiler literatüründe devletler arasında ebedi dostluk ya da ebedi düşmanlık yoktur. Devletler arasında çıkarlar konuşur. Tarih boyunca hem Türkiye hem de diğer devletler zaman zaman zaman savaşmış, diplomatik ilişkilerini kesmiş, zaman zaman da çok sıkı siyasi ve ekonomik ilişkilere girmişlerdir. Tanju Özcan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan birer vatandaş olarak özel hayatlarında şu ya da bu devlete farklı bir duyguyla bakabilirler. Ancak devlet adamı Özcan ve Erdoğan için kendi duyguları yerine Türkiye’nin menfaatleri ön plana çıkar.
Ülke siyasetini ve Bolu’daki yerel siyaseti yakından takip eden ve siyasi aktörleri yakından tanıyan biri olarak gözlemlerime dayalı tavsiyelerimi sıraladım. Umarım Başkan Tanju Özcan dikkatle okur ve değerlendirir.
Mutlu Bilge
03.02.2022 / İSTANBUL