Bolu’da bir açılışta karşılaştığım AK Partili sevdiğim bir dostum, yine yanımızda bulunan bir arkadaşa, “son görüşmemizden sonra Mutlu beni hayal kırıklığına uğrattı” dedi. Ortam gereği bu iddialı ama bir o kadar da manasız cümleye cevap verme fırsatım olmadığı için cevabı buradan vermek ve bu vesile ile bazı AK Parti gerçeklerine değinmek istedim.

Dostumuzla en son İstanbul’dan geldiğimde AK Parti Bolu İl Başkanlığı ziyaretimde görüştüm. Sağolsunlar son derece misafirperver davrandılar. Güzel bir sohbetimiz oldu. Bu görüşmenin ardından benim kendilerini hayal kırıklığına uğratmam için herhangi bir vaadde bulunmam ya da sözler verip de tutmamam gerekir. Böyle bir vaadde bulunmadığıma ya da sözler vermediğime göre kendilerini hayal kırıklığına uğratmam gibi bir durum sözkonusu olamaz. Olsa olsa benim dışımda kendi kendilerine bir beklenti içerisine girmiş ve bu beklentileri gerçekleşmemiş olabilir. Böyle bir durumda da sorumlu ben olamam ya?

O günkü sohbette AK Parti’yle ilgili eleştirilerim hakkında konuştuk. Hatta ben eleştirilerimin temel gerekçelerini orada açıkça kendilerine de anlattım. O’nlar da belki de arkadaşlık hukukuna da dayanarak fazla yüklenmememi istediler. Ancak şöyle bir durum var; arkadaşlık başka iş başka. O’nlar AK Parti’de görev yapıyorlar beklentileri her neyse onun için oradalar. Ben ise gazetecilik ve yazarlık yapıyorum. Takipçilerime haberleri ve düşüncelerimi aktarıyorum. Takipçilerim de benden zaten bunu bekliyorlar. Anlayacağınız O’nların işi ayrı benim işim ayrı.

Aslında ben zaman zaman O’nların da şikayetçi oldukları konuları dile getiriyorum. O’nlar görevde değilken kapalı kapılar ardında benim gibi düşünüyorlar, benim eleştirdiğim konulardan O’nlar da şikayetçiler. Hatta yazılarımın altına aynen imzasını atanlar bile var. Ancak bu dostlarımız AK Parti’de görev aldıkları zaman keskin bir “U” dönüşü yaparak eleştirilerini unutuyorlar, unuttukları yetmiyormuş gibi eleştirenlere de karşı çıkıyorlar.

AK Parti’nin en temel problemi de işte bu “U’’ dönüşleri. Reis Recep Tayyip Erdoğan ne adı sanı bilinmeyenleri adam etti, kamuoyuna mal etti. Uzun süre görev verdi. Ancak bunlara görev vermediği daha ilk anda Reis’e karşı bayrak açtılar. Kimi zaman açıkça kimi zaman da kapalı kapılar ardında fitne üreterek Reis’in karşısında oldular. Ulusal siyasette yaşanan “adam satıcılık”, yerel siyasette de aynen oldu. Adamı uzun süre Belediye Meclis Üyesi, İl Genel Meclis Üyesi ya da İl Yönetim Kurulu üyesi yaparken her şey iyiydi. Ne zaman artık yeter senin yerine başkası gelsin dediklerinde yer altına çekilerek geçmişte görev yaptıklarını kıyasıya eleştirdiler, yerden yere vurdular. Sorsan sözde dava adamıydılar.

Şimdi soruyorum, kim kimi hayal kırıklığına uğrattı? Zaten işini yapan düşüncelerini paylaşan gazeteciler mi yoksa konjontüre göre tavır alan siyasetçiler mi? Gazeteciler hayal kırıklığına uğratmışsa en fazla takipçilerinden tepki görür belki de bir daha yazılarını okuyan olmaz. Ama siyasetçilerin hayal kırıklığına uğratmalarından en başta kendi davaları zarar görür, ardından kendilerine oy verenler ve ülke zarar görür.

Mutlu Bilge
07.09.2021 / BOLU

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1