AK Parti Bolu İl Başkanlığı, Tanju Özcan karşısında savunma pozisyonundan kurtulup taarruza geçmek için adeta seferberlik ilan etmiş. Belediye Meclis toplantısına giderken mesajla bütün partililer davet ediliyor, basın toplantısı düzenlerken yine bütün teşkilatlar davet ediliyor. Yetmedi, İl Başkanı bir taraftan, milletvekili olduklarını unutan ve belediye meclis üyesi gibi davranan iki vekil diğer taraftan karavana atışlarla Tanju Özcan’ı vurmaya çabalıyorlar.
Bu haliyle durumları, tanka karşı ok yay, uçağa karşı sapan kullanan yerliler gibi; beyhude bir çabanın içerisinde olduklarını bir türlü göremiyorlar. Uyarılara kulak asmıyorlar, kendilerini uyaranlara hakaret ediyorlar. Trafikte işaretlere uymazsan kaza yaparsın. Siyasette de kurallara uymazsan, işaretleri görmezsen devrilirsin.
Nitekim öyle de oldu. Üç dönem boyunca bırakın vatandaşı dinlemeyi, kendi partisini bile dinlemeyen bir belediye başkanı, siyasetin olmazsa olmazlarından birini “halk desteği”ni kaybetti. Doğal olarak kendi partisi de halk desteğini kaybedince yerine gelen aday devrildi. Sorun da burada başladı. AK Parti Bolu İl Teşkilatı, hiç beklemediği böyle bir seçimin sonuçlarından gereken dersi çıkaramadı. Hep iktidar olmaya alıştıkları, Erdoğan’ın gölgesinde elde ettikleri başarılarla yetindikleri, kendilerine çeki düzen vermek lüzumu hissetmedikleri için ders çıkarmaya gerek duymadılar.
Bolu’da iktidardan muhalefete düşünce, yapmaları gereken paradigma değişikliğini yapmadılar. Seçimi kazanan rakiplerinin arkasında sanki halk desteği yokmuş, sanki kendileri hala iktidarmış gibi muhalif bir partiden beklenen davranışları sergileyemediler. Halbuki, artık muhalefet olduklarının bilincine varmış olsalar, neden muhalefete düştüklerinin gerçekçi bir analizini yapsalar ve bu analizlerden çıkan sonuç doğrultusunda yeni söylemler geliştirseler, eski, köhne söylemleri bir kenara bıraksalar ve yeniden halka ulaşmayı, halk desteğini arkalarına almanın yollarını arasalar, bugün içine düştükleri aciz duruma düşmezler aksine yapılacak ilk seçime daha da güçlenerek girerlerdi.
Siyasetin kendi dilini kullanmak yerine ucuz popülist söylemlerle ve üstelik din tacirliği yapmak, dizel araca benzin koymak gibidir. Motoru bozarsın yarı yolda kalırsın. AK Parti Bolu İl Teşkilatı içerisinde sesi çıkanların hiçbiri yeni bir şey söylemiyor. Kitle olarak gördükleri seçmenlerin duygularına hitap ederek kolaycılığa kaçıyorlar ama unuttukları bir şey var; ekonomik çıkarlar duygulardan önce gelir. Fransız İhtilali bile Kral’ın vergileri sürekli arttırması nedeniyle çıkmıştır. Halkın cebine dokunmasalardı hiç bir parlak söz Fransız halkını Bastil Hapishanesi’ni basmaya ikna edemezdi.
Gösterişli basın toplantılarında söylenen sözler de gösterişli olmalı. Ucuz ve her zaman duyulan türden sözlerle yapılan konuşmalar boşuna kürek çekmektir. Aylan bebeğe herkes üzülür, ağlar, ama hiçkimse sığınmacı meselesinin kendilerini de tehdit eden bir mesele olduğunu ve acilen çözülmesi gerektiğini unutmaz.
Mutlu Bilge
09.08.2021 / BOLU