Türkiye Tarım Bakanlığı tarafından yayınlanan at ve eşek eti, domuz eti yediren firmalar listesine kilitlenmişken, gizlenmeye çalışılan, bundan daha vahim bir skandalı gözden kaçırıyor.
Hani tanınmış, koca koca firmalar bize domuz eti yedirmiş, yazıklar olsun diyoruz ya, bulunduğu konumu kullanarak ve iktidara güvenerek haksız kazanç elde edenlere bu kadar tepki göstermiyoruz. AK Parti'nin beslediği, hiç bir meziyeti olmadığı halde ve üst üste aldığı seçim yenilgilerine rağmen sürekli Bakan Yardımcısı yaptığı Fatih Metin'in Dubai'den dönüşünde beraberindeki Eski Özel Kalem Müdürünün valizinde 60 kg külçe altın yakalanıyor, neredeyse on sekiz gün gizleniyor ama domuz eti kadar gündem olmuyor.
Bir Allah'ın kulu da çıkıp domuz eti yemek günah ama kaçakçılık, haksız kazanç, kul hakkı yemek,ve görevi kötüye kullanmak da en az domuz eti yemek kadar günah demiyor. İşin ilginç tarafı domuz eti yediren de kaçakçılık yapan da "Bize opreasyon çekiliyor" diyor. Ülke de çok fazla aksiyon filmleri izlenirse gelinen nokta bu olur.
Bay Fatih de 60 kg altın meselesinde "Benimle alakalı bir konu değil. Eski özel kalem üzerinden, bana karşı saldırı var. Bu yürüyen soruşturma eski özel kalemim ile alakalı. Herhangi bir suç unsuru, şu ana kadar tespit edilmedi. İlgim ve alakam yoktur, şahsımla alakalı yürüyen bir soruşturma da yoktur. Bunu vesile kılarak, ne yazık ki benim üzerimden haksız bir propaganda yapılıyor. Ne olabilir bilemiyorum, bu işleri kim organize ediyor, onu da bilemiyorum. Allah’a havale ediyorum." demiş. Öncelikle Bay Fatih'e şunu sormak gerekir, senin saldıracak neren kalmış ki sana saldırsınlar? Her seçimde yediğin darbelerin ardından sürekli torpille Bakan Yardımcısı yapıldın ama Cumhurbaşkanı tarafından bir gece ansızın görevden alındın. Gerekçe olarak yabancılara toprak satışında usulsüzlük söylentileri ortada dolaştı ve konu sümen altı yapıldı.
Bay Fatih, bu işleri kimlerin organize ettiğini sormuş. Seni kurtaracak en akla yatkın ve üzerine balıklama atlanacak ihtimal, İsrail gizli servisi MOSSAD olabilir. Bence sen bunu kullan. Herkes kahrolsun İsrail, altınlar sana feda olsun Fatih der. Buraya kadar tamam da şu altınlardan haberim yok kısmına bir izah bulamadım. Yanında eski özel kalem müdürünle Dubai'ye gidip geleceksin, yanındaki kocaman bir valizle dönecek ve havalimanında VIP'den aranmadan geçişini sağlamaya çalıştığın adamın valizinde ne olduğunu bilmeyeceksin. İnsan merak eder yine sorar. Çünkü birinin VIP'den geçişini sağlamak, ben buna kefilim, bunun hiçbir yasadışı eylemi olmaz anlamına gelir. Kefil olduğun adamda kaçak altın yakalanıyor ama senin hiçbir sorumluluğun olmuyor. Üstelik tutanağa adın bile yazılmıyor. Bu nasıl bir kanun bu nasıl bir uygulama, bu nasıl bir adalet?
Geçtiğimiz günlerde aracında kaçak ürünler yakalanan CHP'li vekil Ediz Ün'ü linç edenler, AK Partili Fatih Metin konu olunca ortalıklarda yoklar. Eğer bu olayda AK Parti dışında başka bir partili yer alsaydı kıyamet kopardı.
Mesele parti değil, mesele ahlak. Rahmetli Erbakan, "Önce ahlak ve maneviyat" derdi. Ahlak olmadan hangi partiden, hangi dinden olduğunun bir önemi var mı? Din güzel ahlak ile yaşanır. Müslüman olarak domuz etine verdiğimiz tepkiyi, görevdeyken beş yerden maaş alan ama doymayan, görevden alınınca kaçak altınlarla yakalananlara, bunu günlerce gizleyenlere ve tutanağa adını geçirmeyenlere de göstermek gerekmez mi?
Mutlu Bilge
11.10.2024 / BOLU