Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağını ilan ederek 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’yi iltidara taşıyan “Yeter Söz Milletindir” sloganına vurgu yapması, 14 Mayıs tarihi üzerinde bir anlam tartışması başlattı.

İktidar kanadı geleneksel Menderes çizgisinde bir anlam yüklerken muhalefet bu tarihe anlam yakıştırmaya çabalıyor. Çünkü muhalefeti oluşturan partilerin hiçbirinin 14 Mayıs Ruhu olarak siyasi tarihimize geçen kavramla uzaktan ya da yakından bir ilişkileri bulunmuyor. Statükocu ve şimdilerde marjinal grupların esiri olan CHP’nin bu slogana ağzı bile yakışmıyor. İttifak ortakları olan çakma Demokrat Parti’nin ise Menderes ile uzaktan ya da yakından bir bağı olmadığı ittifak tercihi ile tescillenmiş oldu. Diğer ortakların milletle bağı zaten olmadığı için bu slogan onlara da yakışmaz.

“Yeter Söz Milletindir” sloganı Türk Siyasi tarihinin Siyasal İletişim açısından bugüne kadar yapılmış en iyi sloganıdır. Üretildiği ortam açısından sözün Milli Şef’ten millet adına milletin seçtiği partiye geçişini anlatır. Açık oy gizli tasnifle yapılan seçimlerden gizli oy açık tasnifle yapılan seçimleri ifade eder.

Bu sloganı tekrar hatırlarken şu tarihi gerçeği de unutmamak gerekir. Demokrat Parti’yi kuranlar yani Celal Bayar ve Adnan Menderes CHP milletvekilleriydi ve sözün millete geçmesi için CHP’den ayrılmadılar. Meclis’teki Toprak Reformu Kanunu görüşülürken toprak ağası milletvekilleri kanun aleyhine çok sert tepki gösterdiler. Bu tepki gösterenlerden Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü, siyasi tarihimize Dörtlü Takrir olarak geçen önergeyi verdiler. Önergenin görünen gerekçeleri, o yıllarda yani İkinci Dünya Davaşı’ndan yeni çıkan Dünya’da geçerli söylemler olan demokrasi, serbest seçimler, çok partili hayata geçiş gibi konulardı. Bu konularda Türkiye üzerinde zaten bir baskı vardı. Bu baskıyı o dönemde fırsata çevirdiler. Dörtlü Takrir’den sonra da istifa ederek Demokrat Parti’yi kurdular.

Slogan gayet başarılı bir slogandı ancak Türkiye’de seçimlerde söz milletinmiş gibi görünse de aslında çok da öyle olmadığı görülüyor. Millet belki çoğunluk oyları ile iktidar belirleyebiliyor, ancak vekilleri partiler kendisine hangisini dayatırsa onu seçmel zorunda kalıyor. Temsili Demokrasiden dolayı iradesini Meclis’te çoğunluğu elinde tutan partiye bırakmak zorunda kalıyor. Ve bu çoğunluğa günahıyla sevabıyla katlanmak zorunda kalıyor.

73 yıl sonra tekrar aynı tarihte aynı sloganı kullanmak siyasal iletişim açısından çok doğru bir tercih değildir. Bir defa o günün koşulları, milletin heyecanı ve siyasi kültürü bugünkünden çok farklıydı. O slogan o gün tarihi bir başarı sağladı ve bitti. Bugün gelinen noktada, milletin çeşitli iletişim platformları sayesinde zaten söz söyleme gücünün bulunduğu, ruh ve duygu durumu ile gelişmişlik seviyesinin sloganın ilk çıktığı koşullardan çok farklı olduğu bir ortamda bu slogana atıfta bulunmak çok mantıklı değildir.

Kaldı ki 1950’de millet dönemin iktidar partisine “Yeter Söz Milletindir” dedi. Bu tarihi hatırlatma ile iktidar silahı kendisine tutmuş oluyor. Her ne kadar, dış güçlere içerideki hainlere karşı “Yeter Söz Milletindir’’ denilecek gibi açıklamalar yapılsa da bu çok mantıklı değildir. Demokrasilerde muhalefete “Yeter” dendiğinin örneği görülmemiştir. Millet yeter derse iktidara senin iktidarın yeter der. Eğer muhalefete yeter diyecekse senin muhalefetin yeter gel bir de seni deneyelim anlamı çıkarılabilir. Muhalefette zaten bu anlamı çıkarmaya başladı bile.

Bazen yirmi yıllık iktidar yorgunluğu sloganlara da yansıyor. Yeni şeyler söylemek gerekirken aniden 73 yıl geriye gitmek söz millette değil miydi sorusuyla milleti meşgul ediyor. Yine Türkiye’de yirmi yıllık muhalefet yorgunluğu da var. Onlar da yeni şeyler yapmak üretmek yerine var olanları yıkma hesaplarıyla meşguller ve eski bir slogana kendi açılarından anlam yükleyip kullanmaya çabalıyorlar.

Mutlu Bilge
27.01.2023 / İSTANBUL

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1