“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” diye boşuna söylememiş atalarımız. Kimse bugünkü konumuna güvenerek başkalarına zulmetmesin. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz.
28 Şubat tarihi, Türk Toplumsal hafızasına yerleşen, inananlara zulmü, ayrımcılığın her türlüsünü yaşatan acı dolu olayların tarihidir. Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden birine işaret eder. Başörtülü öğrencilerin okullara alınmadığı, İmam Hatip okullarının katsayı oyunuyla gözden düşürülmeye çalışıldığı, asker, sivil ve akademisyen işbirliği ile demokratik düzenin bozulduğu, halkın oylarıyla seçilmiş meşru hükümetin alaşağı edildiği, post modern olarak tanımlanan bir darbenin adıdır 28 Şubat.
Türk Siyasal yaşamında İttihat ve Terakki’nin Bab-ı Ali baskınıyla başlayan, 27 Mayıs 1960 Darbesiyle devam eden, 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi ile pekişen darbe geleneği, 28 Şubat’ta zirveye ulaşmıştır. Daha önceki darbeleri gerçekleştirenlerin başarıya ulaşması ve yaptıklarının yanlarına kar kalmasından cesaret alan Çevik Bir ve Çetin Doğan gibi generaller, kendilerinden hesap sorulacağına hiç ihtimal vermediler. Kendi vesayet geleneklerinin halkın gücünün üstünde sonsuza kadar süreceğini düşündüler. Oysa biraz geriye dönüp baksalar, tarihin sayfalarını biraz karıştırsalardı, başlarına gelecekleri hesaba karabilirlerdi.
Bab-ı Ali Baskınını yapan Mahmut Şevket Paşa kör bir kurşunun hedefi olmuş, ruhu o heybetli vücudundan ayrılınca bir hiçe dönmüştü. 27 Mayıs Darbecilerinin başlarına lider yaptıkları Cemal Gürsel darbeden sonra çok yaşamamış, zorbalıkla aldığı görevini tamamlayamadan hasta yatağında ölmüştü. Yine her darbeden sonra darbe ile yıktıklarının uzantıları halkın gücüyle tekrar iktidar olmuşlar adeta rövanşı almışlardı. 27 Mayıs’tan sonra Adalet Partisi’nin, 12 Eylül’den sonra Anavatan Partisi’nin ve 28 Şubat’tan birkaç yıl sonra AK Parti’nin iktidara gelişini hatırlamak gerekir.
O dönemlerde rövanş bir şekilde alınmış da olsa eksik bir şey vardı. Bu eksiklik giderilmeden rövanş tam alınmış sayılmazdı. Bu eksiklik, darbecilerin hak ettikleri cezaları almalarıydı. İşte AK Parti ile birlikte bu eksiklikte giderilmiş oldu. AK Parti’nin bu millete en büyük hizmeti, gelişmesinin önünü kesen, kendisini dışa bağımlı kukla konumuna getirmek isteyen demokratik nizam düşmanlarına hak ettikleri cezaları verdirmiş olmasıdır.
Darbecilere hesap sorulacağı hayal bile edilemezken, önce 12 Eylül darbecilerinden, ardından 15 Temmuz İhaneti’ni gerçekleştirenlerden şimdi ise 28 Şubat Post Modern Darbecileri’nden hesap soruldu. 28 Şubat’ın kudretli generalleri Çevik Bir ve Çetin Doğan, cezalarını çekmek üzere cezaevine gönderildiler.
Bu rövanş, geçmişte yaşanan acı dolu günlerin hayatımızdan çaldıklarını belki geri getirmeyebilir, ancak en azından teselli edebilir ve ahirete intikal edenlerin mezarlarında rahat uyumalarını sağlayabilir.
Mutlu Bilge
20.08.2021 / BOLU