AK Parti iktidar olduğunun ilk yıllarında geleneksel dış politikamızı şekillendiren "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" söylemini eleştiriyor, sık sık bu söylemin statükocu bir zihniyetin ürünü olduğunu ve Türkiye'yi yalnızlığa sevk ettiğini dillendiriyordu.

Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı söyleminin, uzun süren savaşlar ve çekilen acılar boyunca elde edilen deneyimlerin ve uğranılan ihanetlerin bir ürünü olduğu gerçeğini görmezden gelen AK Parti iktidarları, 2010 yılından sonra özellikle Suriye meselesindeki yanlış dış politika stratejileri ve başta ABD olmak üzere sözde müttefiklerinin dostane olmayan tutumları karşısında, "dış güçler" kavramını sık kullanmaya başlamış, başta ekonomik ve siyasi olumsuzluklar olmak üzere, başımıza gelen her musibeti dış güçlere bağlamıştır. Aslında Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığını itiraf edemedikleri için bunun yerine dış güçler kavramını ikame etmişlerdir.

Dış güçler kavramı yerli yersiz kullanıla kullanıla zamanla toplumsal bir paranoyaya dönüşmüştür. Öyle ki, sucuğunda at ve eşek eti çıkan, köftesinde domuz eti çıkan işletmeler de suçu çoktan dış güçlerin üzerine atmışlar bile. Bu işletme sahiplerinin suçlarını gizlemek için manipülasyon yapmalarını bir nebze de olsa anlayışla karşılasak bile,.bu ürünlerin potansiyel tüketicisi konumundaki vatandaşlarımızın bu işletmeleri savunmak amacıyla işi dış güçlere bağlamalarını hangi akla sığdırabiliriz?

Kamuoyunda çok tartışılan ve iki şubesinde domuz etine rastlanan Köfteci Yusuf'u basit kar-zarar hesaplarıyla aklamaya çalışmak, böyle bir şeye ihtiyaçları mı var, yerli sermayeye sahip çıkalım dedikten sonra suçu dönüp dolaştırıp dış güçler bağlamında MC Donalds ve Burger King gibi küresel ve köklü fast food firmalarına yüklemek yaşanan toplumsal paranoyanın eseridir. Madem ki kar-zarar hesaplarından çıktık, madem ki bu işe mantık çerçevesinden bakıyoruz o halde gelin MC Donalds ile Burger King gibi küresel fast food markalarını Köfteci Yusuf ile karşılaştıralım. Bakalım küresel firmaların ya da dış güçlerin Köfteci Yusuf'a kumpas kurmaya ihtiyacları var mı?

Köfteci Yusuf Türkiye'de 42 ilde 278 şubede hizmet veren bir marka. Daha 81 ile bile yayılamamış. MC Donalds ise sadece Türkiye'de 260 restoran ve 6000 çalışan ile hizmet veriyor. Dünya'da ise 119'dan fazla ülkede 34 binden fazla restoran ile hizmet veriyor. Çok farklı ürün çeşitleriyle kurumsallaşmış küresel bir konuma gelen Mc. Donalds için Türkiye'de bile yeterince tanınmayan Köfteci Yusuf'a domuz eti kumpası kurmaya değer mi? Türkiye pazarında yer almamak Mc. Donalds'ı batırır mı?

Bunları Mc. Donalds'ı ya da başka bir yabancı markayı savunmak için yazmıyorum. Elbette ben de isterim bir Türk Markası yükselsin hem ulusal pazarda hem de dünya pazarında bizi temsil etsin, gururlandırsın ve biz de gururla bu ürünleri tüketelim. Ama Tarım Bakanlığı tarafından iki şubesinde domuz eti rastlandığı halde vatan millet edebiyatıyla bunu yok saymayalım. Franchise vererek çoğalan Köfteci Yusuf'un şubelerinde aç gözlü birilerinin yaban domuzu alıp ürünlere katabileceği varsayimini da görmezden gelmeyelim.

Doğu kökenli bir toplum olarak efsanelere inanıp çabuk gaza geliyoruz ve mantıklı düşünmeyi bırakıyoruz. Son yıllarda toplumda gözlemlenen ahlaki gerilemeyi gözardı ederek Köfteci Yusuf'u evliya seviyesine çıkarıyoruz. Suçu dış güçlere atarak kendimizi avutuyoruz. Türkiye'de en çok alıcı bulan komplo teorileri ile birilerinin ekmeğine yağ sürüyoruz. 

Mutlu Bilge 
15.10.2024/BOLU

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1