Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yabancıların su ve katı atık giderlerine on kat zam yapacağını açıklamasının ardından başlayan tartışmada, bir grup Tanju Özcan’a destek verirken, diğer bir grup ise olaya insan hakları ve anayasa çerçevesinde yaklaşarak Tanju Özcan’ı faşistlikle suçluyor.
Bir hukukçu olan Tanju Özcan, uluslararası sözleşmeleri, insan haklarını ve hangi eylemlerin insanlık suçu olduğunu bilmiyor mu? Elbette biliyor. Biliyorsa peki neden böyle bir açıklama yaptı? İşte meselenin özünü de bu soru oluşturuyor? Neden böyle bir açıklama yaptı?
Öncelikle bu açıklamayı hukukçu Tanju Özcan değil, Bolu halkını on altı yıllık Alaaddin Yılmaz zulmünden kurtaran, siyasi yaşamı boyunca halkın dertleriyle dertlenen, sorunlarına çareler arayan ve duygularına tercüman olan siyasetçi Tanju Özcan yaptı. Aslında bu bir açıklama değil, temsil ettiği Bolu halkının içinde tuttuğu ve her an patlamaya hazır bir isyanın patlamasıydı. Açıklamanın ardından Türkiye genelinde görülen tepkilere baktığımızda ise, aslında bunun sadece Bolu halkının değil Türk halkının da içinde tuttuğu ve patlamaya hazır bir isyan olduğunu görüyoruz. Tanju Özcan bu isyanıyla en azından hem milletin hislerine tercüman olmuş, hem de ülkemizin yol geçen hanına dönüştüğü bir ortamda mülteciler sorununu ülke gündemine taşımıştır.
Romantik bir İmparatorluk hayaliyle ülkemize gelen herkesi kucaklama ve asli Türk unsuruyla bir tutma sevdasında olanlar bilmelidirler ki, dünyada İmparatorluklar çağı 20. Yüzyılın başlarında kapandı ve ulus devletler çağı başladı. Osmanlı İmparatorluğu bile son dönemlerinde kurtululu Türk asli unsuruna dayanan ulus devlet çözümünde aradı ve bu hayal Türkiye Cumhuriyeti ile gerçekleşmiş oldu.
Sınırları belli, homojen bir ulustan oluşan ulus devletler için düzensiz göçler her zaman tehlike oluşturmaktadır. Bu hem güvenlik tehlikesidir hem de ekonomik istikrarı bozma eğilimi olan bir tehlikedir. Durum böyle olunca, başta ulus devletleri icat eden Batılı ülkeler olmak üzere dünyanın hemen hemen her ülkesi göç almakta isteksiz davranırlar ve çoğu kez de sert tedbirlere başvururlar.
Bulunduğu statejik öneme sahip coğrafyada hassas dengelere sahip Türkiye, tarihi bir derinliğe sahip hoşgörü kültürünün etkisiyle kendisine sığınan herkese kucak açsa da bu kucak açış, tahammül sınırlarını aşmaya başlamıştır. Kendi ülkesinde zor şartlar altında yaşayan bir Türk vatandaşı, ülkesinin bütçesinden, kendi payından kesilerek pervasızca gezen yabancılara pay verilmesine öfke duymaktadır. Düzensiz göçmenler zaten düşük istihdam oranına sahip Türkiye’de çok daha ucuz ücretlerde çalıştırıldığında ise, işsizlik oranları yükselmektedir. Yardım adı altında çeşitli vesilelerle yabancı uyruklulara verilen paralar ülke ekonomisini zayıflatmakta ve bunun yükünü ülkenin asli unsuru olan Türk halkı çekmektedir. Ekonomisi kırılgan bir yapıya sahip Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için, dışarıdan mültecilere gönderilen yardımlar yükümüzü hafifletmeye yetmemektedir.
Geldiğimiz noktada insan haklarından dem vurarak Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı eleştirenlerin, kendi milletinin haklarının gasp edilmesine sessiz kalmaları ne ile izah edilebilir. En asgari ücretle çalışılması gereken bir iş için, asgari ücretin çok altında bir ücretle bir göçmen çalıştırılması bir insan hakkı meselesi değil midir? Eğer Tanju Özcan zam yaparak insanlık suçu işliyorsa, emeğin gerçek bedelinin altında işçi çalıştıranlar ve buna göz yumanlar insanlık suçu işlemiyorlar mı? Bu bir çifte standart değil mi? Öyleyse insan hakları edebiyatı yapanların bu tezleri çöktü.
Yine iki ya da üç göçmen ailesinin bir araya gelerek tuttuğu, kira bedeli normalde Bin lira olan bir daireyi 2 bin lira ya da üzerinde bir bedelle kiralayanlar, kira fiyatlarını haksız yere yükselterek kendi ülkesinin vatandaşlarına zarar vermiyorlar mı? İnsan hakları savunucuları neredeler?
Konu ekonomi olunca bütün edebi cümleler kifayetsiz kalır. Devletten yardım alan ve sokakta pervasızca gezen bir göçmene karşı evinde tenceresi zor kaynayan bir vatandaşın öfkesini hangi parlak söz bastırabilir? İşte Tanju Özcan, on kat zam çıkışıyla bunları anlatmak istemiştir. Yani öz yurdumuzda garip kalmamıza isyan etmiştir.
Mutlu Bilge
27.07.2021 / BOLU