Türk Siyasi Hayatının en ilginç dönemlerinden birini yaşıyoruz. Seçimlerin hemen ardından hem iktidarı destekleyenlerin hem de muhalefeti destekleyenlerin memnun olmadığı bir tablo ile karşı karşıyayız.

İktidarı destekleyenler, seçimlerin hemen ardından yağmur gibi gelen zamların şaşkınlığı içerisinde bu zam yağmurunun bir sel felaketine dönüşmesinden korkuyorlar. Oysa seçim sürecinde kendilerine güçlü ve müreffeh olacakları Türkiye Yüzyılı vaadedilmişti. Türkiye Yüzyılının şimdilik iyi başlamadığı hatta bulunduğumuz noktadan geriye, 1970'li yılların ekonomik krizlerine geri döndüğümüz söylenebilir.

Muhalefeti destekleyenler ise kendilerine söylenen ve çakma kamuoyu araştırmaları ile desteklenen Erdoğan gidiyor yalanına ve onbeş seçim kaybettiği halde hala koltuğunu bırakmamak için direnen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı öfkeliler. İktidarı kazanmaya bu kadar yakın olduklarına inandırıldıktan sonra seçimi kaybetmek anlaşılması ve katlanılması güç bir durum. Şimdi değilse ne zaman kazanacağız diye soruyorlar.

Zamlar karşısında iktidarı destekleyenlerin ağırlıklı bir kesimi suçluluk duygusu içerisinde öfkelerini gizlemeye çabalarken, hiç olmazsa tenha köşelerde avaz avaz bağırarak içlerini döküyorlar. Muhalefeti destekleyenler ise biz demiştik edası içerisinde ellerini bağırlarına getirerek gelen her zamdan sonra "oh olsun, beter olun, mazot 100 TL. olsun." diyorlar. Diyorlar da iktidarı destekleyenlerle aynı gemide olduklarını, gemi batarsa kendilerinin de boğulacaklarını akıllarına getirmiyorlar.

Her iki kesimde aynı anda görülen memnuniyetsizlik ve hastalıklı ruh hali, ülkemizin siyasi sistemindeki açmazdan kaynaklanıyor. Lidere dayalı bir siyasi sistemde yeni liderler yetişmedikce iktidarın el değiştirmesi de bir o kadar zor oluyor. AK Parti iktidarının 20 yılı aşkın bir zaman iktidar olmasını tek başına iktidarın başarısına bağlamak gerçekçi olmaz. Karşısında kendisini yenileyemeyen, halkın taleplerine uygun politikalar üretemeyen ve bunun sonucunda iktidar alternatifi olamayan bir muhalefetin varlığı, seçmenleri seçeneksiz bıraktığı için de pekala AK Parti iktidarı bu kadar uzun ömürlü olabilmiştir.

Seceneksizlik durumunda kişiler alıştıkları mevcut durumu sürdürmek ve belirsizlikten korunmak isterler. Memnun olmasalar bile tercihlerini değiştirmezler. Farklı tercih yapanlar da azınlıkta kalırlar. Sonuç olarak her iki taraf ta bir memnuniyetsizlik yaşamak zorunda kalır.

Bugün geldiğimiz noktada karşımıza çıkan gerçek, iktidarin değişmesi için muhalefetin değişmesi ve kendini yenilemesi gerekliliğidir. Değişmeden değişim olmaz.

Mutlu Bilge

01.08.2023 / BOLU

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1