İmparatorlukların zengin kaynaklara sahip coğrafyaların bütün kaynaklarına el koydukları, zenginliklerini kendi ülkelerine taşıdıkları sömürge döneminin sona erdiğini zannederken, aslında biçim değiştirerek Dörtdivan’da devam ettiğini görüyoruz.
Mengen’den Domuzalanı-Keçelipınar suyunu alamayanlar şimdi gözlerini Tekkedere barajından gelecek suya çevirmişler.
Dörtdivan’ın elindekini avucundakini alan aç gözlü neo-sömürgeciler, şimdilerde Dörtdivan’ın suları üzerinden de sömürüye devam ediyorlar. Ankara’ya giden suyun kaynağı Dörtdivan olmasına rağmen adını Gerede suyu olarak değiştirip bu su üzerinden bütün kazanımları Gerede’ye aktarıyorlar. Bütün bunlar olurken yani Dörtdivan’ın suları Ankara’ya kazanımları ise Gerede’ye akarken Dörtdivanlı siyasiler sadece bakıyorlar.
Dörtdivan’ın köyleri arıtma tesisine muhtaçken, arıtma tesisi Gerede’ye yapılıyor. Yani Dörtdivan, Güney Afrika, Somali ya da Nijerya gibi sömürülüyor, bizim Dörtdivanlı siyasiler ise sömürgecilerin atadığı Genel Vali gibi sömürüye adeta hizmet ediyorlar.
Yani; Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye tam bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Allah ıslah etsin Bolunun anasını ağlatan hegemonyaya
Gerede’ye 9 pul, diğer ilçelere 1 pul. Arzu Aydın ve Suat Güner’i de bu adaletsiz değirmene su taşıdıkları için tebrik ediyoruz.